Yom Kippur Savaşı

Yom Kippur Savaşı
1967 Arap İsrail Savaşı'ndan sonra ümitlerini; BM toplantılarına ve ABD-Rus görüşmelerine bağlamış olan Araplar, sorunun sürüncemede kaldığını anlamışlar ve ümitsizliğe düşmüşlerdir. Ancak ümitlerini dış faktörlerden bağımsız olarak düzeltebilecekleri konusundaki inançlarında artış olmuştur.

Bu gelişmeler ve geçmişte yapılan hatalar, işgal edilen Arap topraklarının kurtarılması için tek yolun, topyekün mücadele olduğu görüşünde birleşmelerine yol açmıştır. Başta Mısır, Suriye ve Ürdün olmak üzere Araplar bu düşünce altında askeri hazırlıklarını artırmaya başladılar. Diğer Arap ülkerleri de ekonomik açıda bu ülkelere destek olmaktadır.

6 Ekim 1973'te, Kara Kuvvetleri personel mevcudu, Mısır'ın 325. 000, Suriye'nin 112. 000 olmak üzere 473. 000 iken; İsrail'in savas mevcudu 105. 000 idi. Ancak, İsrail etkin seferberlik sistemiyle 48-72 saat zarfında personel mevcudunu 300. 000'e çıkardı. Bu savaş, hukuken Mısır, Suriye ve İsrail arasında cereyan etti. Lübnan ve Ürdün savaşa hukuken katılmaktan kaçındılar. Ancak bu savaşta tüm Arap ülkeleri tam bir dayanışma içinde Mısır ve Suriye'ye mali, siyasi ve askeri yardımda bulundular.

Mısır ve Suriye orduları, İsrail'in en büyük bayramını kutladığı gün (Yom Kippur), yani 6 Ekim 1973 günü saat 14:00'de taarruza Suriye Cephesi'ndeki taarruzları Golan mevzii derinliklerinde durduran ve iç hat harekatı yapan İsrail, önceliği Suriye Cephesi'ne verdi ve 9 Ekim sabahı Golan Cephesi'nde 11 Tugay toplayarak karşı taarruza geçti. 22 Ekim 1973'de İsrail, Hermon Dağı'nın en hakim yeri olan 2201 Rakımlı tepe bölgesini ele geçirdi ve Suriye topraklannda 20 Km. derinlik, 40 Km. genişlikteki araziyi işgal etti.

Sina Cephesi'nde kanalı geçmeye muvaffak olan Mısır l ve 2 nci orduları, BAR-LEV savunma hattını ele geçirdiler ve Kanalın 10-15 km. kadar doğusuna ilerlediler. 14 Ekim günü 5 piyade tümeni, l mekanize tümen ve dört zırhlı tugay (70. 000 personel, 700 tank) ile İsrail'in ikinci savunma mevzilerine taarruza geçtiler. Ancak, Suriye Cephesi'nde durumu lehine çevirmeye başaran ve 4 zırhlı tugayını Sina Cephesi'ne kaydıran İsrail, kısa sürede bu cephede de durum üstünlüğü sağlamaya muvaffak oldu. 16 Ekim 1973'de Sina Cephesi'nde genel karşı taarruza geçen İsrail, 18/19 Ekim gecesi Süveyş Kanalı batısına 2 tugay kadar kuvveti geçirmeyi başardı. Mısır, İsrail taarruzlarını İsmailiye-Kahire yolunun 5 Km. kadar doğusunda durdurabildi.

BM. 'in 22 Ekim ve 24 Ekim tarihli Ateşkes kararlarına uymayan İsrail, 26 Ekim günü Barış Gücünün gelmesiyle ateşkese uydu. Bunda SSCB. 'nin bölgeye tek taraflı kuvvet gönderme kararlılığı da etkili oldu. Ateşkes kararı yürürlüğe girdiğinde, Mısır 3 ncü ordusuna mensup 20. 000 kişi ile 200 tanktan müteşekkil birliklerinin Anavatanları ile bağlantısı kesilmiş bulunuyordu. Bu savaş sonunda Mısır 500, Suriye 500, Irak 120 tank, İsrail ise 600 tank kaybetmiştir. Savaş sırasında Mısır- Suriye kuvvetleri 8500, İsrail ise 6000 kayıp verdi.


Yom Kippur Savaşı İsrail'i; askeri, diplomatik ve ekonomik alanlarda ABD'ye eskisinden daha bağımlı kıldı. Savaşın hemen ardından başlayan, başını Suudi Arabistan'ın çektiği ve İsrail'i destekleyen ülkeleri hedef alan petrol ambargosu Mart 1974'e kadar sürdü. Ambargo sonucu petrol fiyatları yükselirken, dünya çapında benzin sıkıntısı başgösterdi.

Kökü tarihin derinliklerine inen ve yaklaşık 3500 yıllık bir geçmişe sahip bulunan Arap-İsrail Sorunu; 1850 yıllık bir aradan sonra, 1917 yılından itibaren tekrar başlamış ve 1948 yılında İsrail Devleti'nin kurulmasıyla şiddetlenmiştir. Taraflar amaçlarını gerçekleştirmek için Milli Güç Unsurlarını her alanda ve fırsatta kullanmışlarsa da; bu konuda verilen 4 savaş dahi kesin sonuç almalarına yetmemiştir. Keza Mısır'ın ABD. 'nin yanında yer alması ve Camp David Antlaşmaları dahi soruna kesin ve kalıcı çözüm getirememiştir

Sorunun halihazır ve gelecekteki muhtemel gelişmesi ve objektif bir değerlendirme yapabilmek için; tekrar amaç kavramına bakmakta yarar görülmektedir. İsrail için amaç tahakkuk etmiş olup, tespit edilen amaç doğrultusunda İsrail Devleti kurulmuş, bekası için gerekli şartlar önemli ölçüde sağlanmıştır. Araplar ise; başlangıçta tespit edilen amaçları gerçekleştirememişlerdir. Diğer bir ifade ile İsrail Devleti'nin kurulmasını engelleyememişler ve bekasının devamlılığını sağlayan şartları ortadan kaldıramamışlardır.