Abd etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Abd etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Irak Savaşı 2003 - ...

Irak Savaşı 11 Eylül 2001 terör saldırıları sonrasında A.B.D.'nin geliştirdiği yeni dış politika doktrinleri çerçevesinde, Afganistan'a yapılan askeri müdahalenin ardından, Körfez Savaşı'ndan beri tecrit edilmiş durumda ve ambargo altında bulunan Irak'a karşı 20 Mart 2003 tarihinde (başta Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık gelmek üzere) Koalisyon Güçleri olarak tanımlanan ülkeler ordularınca başlatılmış olan askeri saldırıları ve sonrasında işgal altındaki Iraklıların süregelen direniş eylemlerini kapsamaktadır. Halen fiilen devam etmektedir.

Irak Savaşı'nın aşamaları aşağıdaki başlıklarda toplanabilir.

* 20 Mart 2003 - 1 Mayıs 2003

Koalisyon güçleri ile düzenli Irak ordusu birlikleri arasındaki çarpışmalar.

* 2 Mayıs 2003 - 28 Haziran 2004


Düzenli birlikler arasındaki çarpışmaların sona ermesinden Irak'ın hükümranlık haklarının iade edildiği duyurusunun (Koalisyon Güçlerî'ne ait bir duyurudur) yapıldığı tarihe kadarki süre. Ebu Garip Cezaevi işkenceleri ortaya çıktı ve dünya kamuoyu önünde ABD'ye büyük bir zarar verdi.

* 29 Haziran 2004 - 30 Ocak 2005

Irak'ın hükümranlık haklarının iade edildiğinin duyurulmasından ilk Irak seçimlerine kadarki süre.

* 31 Ocak 2005 - 16 Aralık 2005

Irak geçici seçimleri ertesinden Irak genel seçimlerine kadarki süre.

* 17 Aralık 2005'den günümüze

Irak genel seçimleri ertesinden günümüze kadarki süre.

* 30 Aralık 2006

Saddam Hüseyin 04.55'te idam edildi.

Amerikan Başkanı George W. Bush, 11 Ocak 2007 Perşembe sabahı Türkiye saati ile 04.00'te ABD'nin yeni Irak stratejisini açıkladı. Bush, ABD halkına ve dünyaya seslendiği konuşmasında Irak Savaşı'nda birtakım hataların yapıldığını kabul ederek, "hataların yapıldığı yerlerde sorumluluk bana aittir" dedi. Bush, direnişle mücadele ve mezhep çatışmalarının önlenmesi konusunda başarısız olmalarının sebebi olarak asker sayısını daha önce artırmamayı gösterdi. Bush'un itirafının ardından açıkladığı yeni Irak stratejisinin temel unsuru asker artırımı. Bu strateji çerçevesinde Irak'a 21.500 Amerikan askeri daha gönderilecek. Bunların 17.500'ü Bağdat'a, 4000'i de Sünni direnişin kalesi El Anbar eyaletine konuşlandırılacak. Bu askerlerin Irak'ta ne kadar süre kalacağı belli değil. Yapılan açıklamaya göre ilk birlikler 15 Ocak'tan itibaren yola çıkacak. ABD'nin yeni Irak stratejisi ulusal uzlaşıyı sağlaması için Irak hükümetine daha fazla baskı yapılmasını da içeriyor. Sünnilerin siyasi sürece katılımının artırılması için bir an önce eyalet seçimlerinin yapılması, petrol yasasının çıkarılması, eski Baasçıları yasaklayan kanunun yumuşatılması isteniyor.

Bush, konuşmasında Irak Başbakanı Nuri El-Maliki'yi uyararak ""Irak hükümeti verdiği sözleri tutmazsa, Amerikan halkı ve Irak halkının desteğini kaybeder. Amerika'nın Irak için taahhütleri açık uçlu değildir." dedi. Yeni strateji uyarınca, Irak'a 1,2 milyar dolar ekonomik yardım yapılacak. Bush, ayrıca Irak hükümetinin de toplam 10 milyar doları kalkınma projelerine ayırmayı kabul ettiğini açıkladı. Bush yeni stratejsini açıklarken Suriye ve İran'ı da ağır şekilde suçladı. İran'ın Irak'taki mezhep çatışmalarını körüklediğini ileri süren Bush Suriye'nin de yabancı direnişlerin Irak'a geçmesine izin verdiğini savundu. Bush, Irak hükümetini desteklemeleri için Suudi Arabistan Ürdün ve diğer Körfez ülkelerine de çağrıda bulunarak onları "Bizim başarısızlığımız sizin için de tehdit oluşturur" diyerek uyardı.Bush konuşmasında sınırdaki sorunların çözülmesi konusunda PKK sorununa atıfta bulunarak Türkiye ve Irak ile birlikte çalışacaklarını söyledi ancak ayrıntı vermedi. Ancak PKK ile mücadelenin yoğunlaştırılması ve Kerkük konusunda Türkiye'nin hassasiyetlerinin dikkate alınmasının da ABD'nin yeni Irak stratejisinin bir parçası olduğu belirtiliyor.

* Sudan, Haiti, Kongo, Etiyopya, Afganistan, Irak..... n
* Birleşmiş Milletlere göre ‘Bugün yaşanan hava kirliliği, toprak kirliliği, yer altı ve yerüstü su kaynakları kirliliği, tehlikeli atıklar gibi çevre sorunlarının %34’ü savaşlar, yeni silah sistemlerinin geliştirilmesi çalışma ve harcamalarından kaynaklanmaktadır.
* Halen silahlanma için 2 gün içinde harcanan para 4.8 milyar ABD dolarını geçmektedir. Bu rakam BM lerin 3. Dünya ülkelerindeki çölleşmeyi önleme programı için 20 yılda harcadığı paraya eşittir.


* Körfez savaşında Kuveyt’te yakılan petrol kuyuları 600 milyon ton petrolü tüketerek havada is, gazlar ve tehlikeli kimyasallardan oluşan bir battaniye meydana getirmiştir.
* Çıkan duman güneşten gelen ışınları engellemiş; bölge ülkelerinde ısı yaklaşık 10° C düşmüştür.
* Petrol dumanı içindeki CO2 bölge ülkelerinde sera etkisi ve asit yağmurlarına neden olmuştur.
* Bugün Bağdat’ta yaşayanların büyük bir çoğunluğu Dicle’nin kirli sularını içiyor. nKanalizasyon atıkları; arıtma tesisleri tahrip olduğu için kontrolsüz şekilde Dicle’ye akıyor.
* Dicle nehrine akan kanalizasyon atıklarının içinde Amerikan Ordusunun atıkları da var. Bu atıklar son derece tehlikeli ağır metalleri de kapsıyor.
* Dicle sularının içme suyu olarak kullanıldığı bölgelerde sinir sistemi hastalıkları, doğum anomalileri ve kanserlerin görülme sıklığı arttığı Irak’lı uzmanlar tarafından belirtiliyor.…

amerika bölgede hüküm sürmektedir

* 1. Körfez savaşı sırasında başta içme suyu sistemleri, kanalizasyon yapıları ve barajlar olmak üzere Irak’ın tüm alt yapısı bombalanmıştır.
* 1. Körfez savaşında Bağdat’ta temiz su taşıma kanallarının % 40’ından fazlası tahrip olmuştur. 2. Körfez savaşında ise sistemin tamamı tahrip olmuştur.
* Irak’ın temiz su ve kanalizasyon sistemlerinin tekrar yapılandırılması için tahminen 11 milyar ABD doları gerekmekte idi..

Körfez Savaşı

Körfez Savaşı
20. yüzyılın sonlarında ve 21. yüzyılın başlarında Basra Körfezi bölgesinde 3 önemli savaş olmuştur.

* Irak-İran Savaşı, 1980-1988 yılları arasında İran-Irak arasında olan savaş. 1980'lerde Körfez Savaşı olarak da anılmıştır. Bugün bu terim daha çok Irak ile koalisyon güçleri arasındaki iki savaşın ilki için kullanılır.
* 1. Körfez Savaşı, 1990-1991 yılları arasında Irak ve ABD önderliğinde koalisyon güçleri arasında yapılmıştır.
* Irak Savaşı, 2003- Irak ve ABD önlerliğinde koalisyon güçleri arasında, Saddam Hüseyin hükümetinin kaldırılması ile sonuçlanmıştır. Bu savaş sıklıkla 2. Körfez Savaşı olarak anılmaktadır.

İran - Irak Savaşı

İran-Irak Savaşı, 1980-1988 yılları arasında Irak ve İran arasında yapılmış olan savaştır. Yaklaşık bir milyon kişinin ölümüne, 150 milyar Amerikan Doları maddi hasara, her iki ülkede de ağır yıkımlara yol açmıştır. Irak'ın zaferleri ile başlayan savaş, İran'ın direnmesiyle yıpratma savaşına dönüşmüş ve galibi olmadan sonuçlanmıştır.

Soğuk Savaş boyunca Irak-İran ilişkileri iyi olmadı. 1969 Nisan ayında, Amerika Birleşik Devletleri’nin de desteğini alan İran Şahı, önemli bir su yolu olan ve 1937 yılı Irak-İran sınır antlaşması ile Irak’a bırakılan Şatt-ül-Arap’ı geri almak istedi. Bu amaçla, güç gösterisi olarak gemilerini bölgeye gönderdi. 1970 yılında kesilen diplomatik ilişkiler, 1973 yılında tekrar kuruldu ve 1975’te bir antlaşma imzalandı. Buna göre iki ülke arasındaki sınır, su yolunun en derin noktasından geçecekti. Ayrıca İran, Irak’taki Kürtleri merkezî hükümete karşı desteklemeyeceğini taahhüt ediyordu. Fakat 1971 yılındaki silahlı çatışmalar sırasında İran’ın ele geçirdiği Körfez adalarından çekilmemesi, iki ülke arasındaki ilişkinin gelişmesine engel oldu.

Adalar sorunu yüzünden zaten gergin olan Irak-İran ilişkileri, İran’da Şiiliğin savunucusu olan Humeyni iktidarının başa gelmesi ile iyice bozulmaya başladı. Bağdat’taki Saddam Hüseyin hükümeti, İran’daki Şii hükümetin, Irak’taki Şii çoğunluğu Sünni iktidara karşı kışkırtmasından endişe ediyordu. Bu arada Irak, İran’daki Arap bölgesi Huzistan’a özerklik verilmesi fikrini savunmaya başlamıştı.

1980 yılının ortalarında, ordudaki yüksek rütbeli subayların tasfiye edilmesi ve rehineler olayıyla ABD’nin düşmanlığını çekmesi dolayısıyla, İran'ın güçsüz durumda olduğu izlenimi uyanmıştı. İran’ın iki ülke arasında anlaşmazlık konusu olan bölgeden askerlerini çekmeyi reddetmesi üzerine 22 Eylül 1980’de Irak ordusu sınırı geçti. Irak 16 Eylül’de, Şatt-ül-Arap antlaşmasını feshettiğini açıklamıştı.

Savaşın ilk günleri, baskın avantajını koruyan Irak’ın üstünlüğü ile geçti. Fakat, zamanla İran’ın direnişinin artması ile savaş karşılıklı yıpratma sürecine girdi.

İran’ın ilk tepkisi, sadece ilerleyen Irak birliklerini değil, aynı zamanda Irak’ın Basra limanını da bombalamak oldu. Aynı günlerde Tahran ve Bağdat karşılıklı bombalandı. Eylül ayının sonunda Irak ordusu Abadan ve Hürremşehr kentlerini abluka altına almıştı, ama kış gelmeden bitirmek istediği savaşta istediği sonuca gidemiyordu. 1980 kışı boyunca yapılan barış girişimleri başarısız oldu ve 1981 Nisan ayından itibaren savaş yeniden alevlendi.

Tarih, yıpratma savaşlarında ekonomik gücünü ve insan kaynağını en uzun süre kullanabilen tarafın avantajlı olduğunu göstermiştir. İran bu uzun savaşta kendisini, stratejisini hızlı bir zafer üzerine kuran Irak’a göre daha rahat hissediyordu. Bunu bilen Irak, İran’ın ekonomik gücünü zayıflatma amacıyla saldırıya başladı.

İki ülkenin de ekonomik gücü büyük ölçüde, en büyük ihraç ürünleri olan petrole dayanıyordu. Irak, boru hatlarından petrol ihraç edebilirken İran, ihracatını büyük ölçüde Basra Körfezi’nden yapıyordu. Yani, Basra Körfezi'ndeki petrol ticaretinin kesintisiz sürmesi Irak’ın değil, İran’ın işine geliyordu. Bu sebeple Irak, petrol taşıyan İran gemilerine saldırılar düzenlemeye başladı. Benzer şekilde İran da, Irak petrol tesislerine saldırıya başladı.

Körfez petrol ticaretinin zarar görmesi, Amerika Birleşik Devletleri’nin savaşa aktif olarak katılmasına sebep oldu. ABD ve müttefikleri (Avrupa ve Japonya) büyük ölçüde Körfez petrolüne muhtaçtı ve petrol yolunun saldırıya açık olması Batı dünyası için tehlikeliydi. Körfez petrol yolunu açık tutmak için Amerika Birleşik Devletleri bölgeye bir filo gönderdi ve ABD bayrağı çekmiş Kuveyt tankerlerini korumaya başladı.

Sekiz yıl süren savaş 1988 Ağustos ayında yapılan ateşkes ile sonlandı. Ancak Birleşmiş Milletler gözetiminde yapılan barış görüşmelerinden sonuç alınamadı. İran, görüşmeler için ön koşul olarak topraklarındaki tüm Irak askerlerinin çekilmesini isterken, Irak Şatt-ül-Arap suyolu üzerinde ortak denetim kurulmasında ısrar etti. İki ülke arasındaki barış, ancak Irak’ın Kuveyt’i 1990 Ağustos ayında işgali ve ABD ile savaşa tutuşma korkusuyla İran’dan aldığı toprakları geri vermesiyle gerçekleşti.

Amerika Birleşik Devletleri, İran’daki müttefiki Şah'ı devirip iktidara gelen İslami rejimden hiçbir zaman hoşnut olmamıştı. Bu sebeple, 1967 yılında diplomatik ilişkilerini kestiği Irak ile tekrar yakınlaşmaya çalıştı. Çeşitli kanallardan Irak’a silah yardımı yaptı ve büyük miktarda borç para sağladı. Irak’ın biyolojik ve kimyasal silahlar üretmesine yardımcı oldu[kaynak belirtilmeli].

Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere 1986 Mart’ında, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Irak’ın İran’a karşı kitle imha silahları (kimyasal ve biyolojik silahlar) kullanmasını eleştiren kararlar almasını, karşı oy kullanarak engelledi.

* Irak-İran Savaşı, yaklaşık bir milyon insanın hayatına mal oldu. Savaşan taraflar ufak kazançlar için ekonomik kaynaklarını tüketti. Savaşın sonucunda Irak-İran sınırı değişmedi. Savaşın etkileri yıllar boyunca hissedildi.

* İki ülkenin birbirlerinin petrol tesislerine saldırılar düzenlemesi sonucu petrol üretimi düştü, petrol fiyatları arttı.

* Savaş boyunca Irak, kendisini destekleyen devletlerden borç alarak silah satın almıştı. Bu borçları ödemekte zorlanması, 1990 yılında Kuveyt’e saldırarak oradaki petrol kuyularını ele geçirmeye çalışmasına yol açtı. Bu tavrı da Irak'ı uluslararası ilişkilerde yalnızlığa sürükledi ve desteksiz bıraktı.

Vietnam Savaşı 1965-1973

Vietnam Savaşı, komünist dünya, (Sovyetler Birliği ve Çin) ile ittifaka girmiş olan Vietnam Demokratik Cumhuriyeti (Kuzey Vietnam) ile Vietnam Cumhuriyeti (Güney Vietnam) ve başta ABD olmak üzere kapitalist müttefikleri arasında yaşanan savaştır. ABD birlikleri 1965 yılından 1973 yılına kadar savaşa dahil olmuştur ve 53,200 askerini kaybetmiştir.

İkinci Dünya Savaşı bittiğinde Çinhindi; İngiliz ve Fransız sömürgesiydi. III. Napolyon döneminde Fransızlar Annam, Kamboç, Koşen ve öteki bazı bölgeleri ellerine geçirmişler bu arada Hindistan ve Birmanya yoluyla Çinhindi'ne giren İngilizlerle Mekong'da çatışmışlar ve sonunda bu akarsuyu sınır yapmışlardır.

İkinci Dünya Savaşı'nda Çinhindi, Japonya'nın eline geçti. Bu devlet, 1945 yılında yenileceğini anlayınca buradaki milliyetçi duyguları körüklemiş ve bölge halkını silahlandırmıştır. Çinhindi 'nde üç bağımsız devletin (Vietnam, Laos ve Kamboçya) kurulduğunu ilan ederek Vietnam'ı İmparator Bao Dai'nin yönetimine bırakmıştır.

1945 yılında Fransız Çinhindi'ne gelen ilk birlikler İngiltere'ninkilerdi. Bunlar Saygon'a geldiklerinde durumu karışık buldular. Çünkü, milliyetçi gruplar savaş sonu düzensizliğinden yararlanarak denetim kurmak için çaba gösterirken, "Hür Fransa"ya bağlı birlikler de bölgedeki Fransızların hayatını korumak için mücadeleye başlamışlardı. 1946 yılının sonuna gelindiğinde.

Truman ve Vietnam'da Truman doktrine diye adı geçen bir bölümde komünizmin domino teorisine dayanarak "Eğer Vietnam'a göz yumarsak yayılacak hiçbir komünist devlete göz yummamalı ve elimizden geleni yapmalıyız" demiştir. Ancak Truman zamanında Fransızlar Vietnam'da hakim durumdaydı ve Ho Chi Minh liderliğindeki komünistlere karşı savaş vermekteydi ABD de her şekilde para silah cephane yardımını Fransa'ya yapıyordu...

Dwight Eisenhower döneminde Fransızlar Vietnam'dan çekilmişti ve Vietnam'da Komünistler ve kapitalistler arasında iç savaş vardı. ABD'de Fransa Vietnam'dan çekilince, Birleşmiş Milletler'le beraber, 17. paraleller sınır olmak üzere Kuzey ve Güney olarak ikiye ayrılmasını sağlamıştır. O dönemde Eisenhower'ın politikası barışçıl yollarla çözümdü. Eisenhower, başkanlığında her zaman barışçıl bir politika yürütmüştür; öte yandan Vietkong (komünist gerillalar) Güneye saldırınca bölgeye asker göndermiş ancak bu askerler sadece Güney askerlerine eğitim amacıyla orada bulunmuş herhangi bir mücadeleye girmemiştir. John F. Kennedy döneminde asker sayısı 16 bini aşmış ancak yine mücadaleye girmemişlerdir. Başkan Lyndon Baines Johnson ve Richard Milhous Nixon döneminde mücadeleye girmiştir.

Dünyadaki birçok yerde,II.Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan alt-bölgesel örgütlerin büyük bir çoğunluğu ise, sıkı iki kutuplu sistemde batı blok lideri ABD’nin, doğu blok lideri SSCB’yi çevreleme politikası doğrultusunda oluşturulmuşlardır.1949 NATO, 1954 Balkan İttifakı, 1955 Bağdat Paktı örgütleri ile müttefiklerden bir hat oluşturma yolundaki stratejinin Uzakdoğu ayağını da, 1954 yılında kurulan Güneydoğu Asya Antlaşması Teşkilatı (SEATO) oluşturmuştur.

Vietnam'ın 20 yüzyıl tarihinin otuz senesinde savaş hüküm sürdü. Komünistlerin Fransız koloni kuvvetlerine karşı 1940'lı yıllarda başlattıkları mücadele, Saygon ve ülkenin tamamının kontrolünün 1975'te ellerine geçmesine dek sona ermedi. Kuzeyde mevzilenmiş komünist güçler, komünist lider Ho Şi Min liderliğinde 1954 yılında Fransızları bozguna uğrattılar. Ülke, yapılan anlaşmalarla komünist kuzey ve Amerikan yanlısı güney olmak üzere ikiye bölündü, arada askerden arındırılmış bir bölge vardı. Kalıcı bir çözüm için ülke çapında seçim sözü verildi ama bu asla gerçekleşmedi. Beş yıl içinde komünistler, güneyde gerilla savaşı başlattılar.

1964 yılında Kuzey Vietnam devriye botları, Tonkin Körfezi'nde seyretmekte olan Amerikan savaş gemisi 'Maddox'a ateş açtılar. Amerika da bu gerekçeyle Kuzey'i bombalamaya başladı. Sonradan devriye botlarının ateş açma hikayesinin düzmece olduğu anlaşıldı.[kaynak belirtilmeli] Bu saldırı hikayesi sadece Kuzey'i bombalamak gibi bir avantaj sağlamakla kalmadı, ABD Kongresi'nin, Başkan'a yeni yetkiler veren 'Tonkin Körfezi Kararnamesi'ni onaylamasını da sağladı. Buna göre, Amerikan Başkanı, saldırganları püskürtecek ve yayılmasını engelleyecek her türlü yetkiyle donatılmış bulunuyordu. Amerika'nın Vietnam Savaşı'ndaki komploları bundan ibaret değildi. 1963 Kasım ayında Güney Vietnam Devlet Başkanı Diem askeri bir darbe sırasında öldürüldü. Bu cinayetin ABD istihbarat örgütü CIA tarafından işlendiği sonra kanıtlandı.

Komünistlerle savaşmak üzere bölgeye yüz binlerce Amerikan askeri gönderildi. Bu, nihayetinde pahalı ve başarısız olacak; sivil huzursuzluğa ve uluslararası şaşkınlığa yol açacak bir süreçti. Amerika Birleşik Devletleri bilhassa domino teorisine dayanarak komünizmin yayılacağı yönündeki Soğuk Savaş kaygısıyla hareket etmişti.

Vietnam savaşı çok çetin geçtiği kadar iki tarafında birbirine acımadığı bir savaş olarak akıllara kazınmıştır. Vietkong’lar akla gelebilecek her türlü işkenceyi ele geçirdikleri Amerikan askerlerine yapmaktan geri kalmamış, keza Amerikan askerleri de yakaladıkları Vietkongları diri diri helikopterle alçaktan (ölümleri gerc ve can cekişerek olsun diye) atmışlardır. Toplu halde yapılan işkenceler, insanları canlı canlı yakmalar, biyolojik saldırılar, napalm bombaları, bir köyü basıp çoluk çocuk kim varsa talan etmeler sıradan hale gelmiştir.

ABD’den 19 bin km uzakta cereyan eden savaş, televizyon sayesinde Amerikalıların oturma odalarına taşınmıştır. Savaş görüntüleri olarak ölen, yaralanan, acı çeken asker görüntüleri, savaş sırasında mağdur olan sivil halkın durumu, özetle kan ve gözyaşı, insanları savaştan soğutmuş ve böylece ABD kamuoyunun savaşa olan desteği her geçen gün azalmıştır. Zaten, 1960’lardan itibaren Vietnam Savaşı yaygın halk muhalefetini ortaya çıkartmış ve Amerikalı gençler arasında haksız bir savaşa karşı bir duruş ortaya çıkmıştı. 1970’lere gelindiğinde ise nüfusun %60'ı savaş karşıtı olmuştu.

Ülkenin dağlık orta bölgelerinde bir kasaba olan Buon Ma Thuot'nın ele geçirilişiyle savaşın kaderi değişmiş ve Kuzey Vietnam güçleri iyice güçlenmiş ve moral kazanmış; ve nihayet iki ay sonra, 30 Nisan 1975 tarihinde Güney'in başkenti olan o zamanki adıyla Saygon'a girmiştir.

'Vietnam Savaşı' uzun ve kanlı bir savaş oldu. Hanoi hükümeti, 21 yıl süren çatışmalarda kuzey ve güneyde toplam dört milyon sivil ile bir milyondan fazla komünist savaşçının hayatını kaybettiğini söylüyor. ABD'nin verilerine göre ise , 200 ile 250 bin Vietnamlı asker ile 53 bin 200 Amerikan öldü ya da kayboldu.

Saygon artık bugünün Vietnam'ının kurucusu ve o savaşın kahramanı ve lideri Ho Şi Min'in adını taşıyor.

Bu savaşı Komünist S.S.C.B, Çin, Kuzey Kore, K.Vietnam kazandı. Vietnam Savaşı'nın başlangıcında Çin-Sovyet ilişkilerinin düzelmesini sağlayacağı varsayılıyordu, fakat algı farklılıkları ilişkilerin daha da bozulmasına sebep olmuştur. Sovyet-Çin farklılıklarının derinleşmesi, çokkutupluluğu güçlendirerek Yumuşama(detente) sürecinin hızlanmasına sebep olmuştur. Böylece, A.B.D'nin Vietnam'ı bölme planı suya düşerken, Kuzey Vietnam ve Güney Vietnam 1975 yılında birleştiler.