(Multipl Skleroz) MS Hastalığı

MS Hastalığı

Multipl skleroz, beyni ve omuriliği tutan otoimmün bir hastalıktır. Kısaca MS olarak anılır.

MS, beyni ve omuriliği tutan otoimmün bir hastalıktır. Bağışıklık sistemindeki (immün sistem) savunma amaçlı hücrelerin, nedeni henüz anlaşılamamış bir şekilde, sinir hücrelerinin (nöronlar) etrafında bulunan myelin kılıfını (buna bir nevi yağlı bir zar tabakası diyebiliriz) vücuda zararlı bir madde olarak algılamasıyla yok etmeye çalışmasıdır. Bu durum da, çeşitli sinir sistemi semptomları ortaya çıkarır. Bu semptomlar geçici olup, hastalığın düzeyine göre sekel bırakır, ya da bırakmadan ortadan kaybolurlar.

Hastalığın adı iki sözcükten oluşmaktadır:

1. Multipl: Bir veya daha çok bölgede etkin olup, bir veya daha çok belirti (semptom) vermesi.
2. Skleroz: Vücudun savunma hücrelerinin myelin kılıfına saldırması sonucu, bu kılıfı sertleştirerek işlevsiz hale getirmesi.

Bu skleroz sonucunda plak adı verilen lezyon(ların) oluşması MS'i oluşturur.

Hastalığın seyri ataklar ve iyileşmeler şeklindedir. Yine hastalığın düzeyine göre bu döngü süreleri değişiklik gösterir.

Hastalığın muhatapları çoğunlukla 20-40 yaş arası erişkinlerdir. Kadınlarda görülme sıklığı erkeklere oranla iki katıdır. Hastalığın coğrafyası da, ekvatordan kutuplara doğru gidildikçe genişler. Daha çok Kuzey Avrupa'da yaygındır.

MS Hastalığıının Belirtileri :

1. Ataksi: Kasların birbirleriyle ilişkisiz çalışması sonucu istemli hareketlerin düzensiz seyretmesi hali; vücut hareketlerinde düzensizlik,
2. Babinski bulgusu: Ayak tabanı bir cisimle çizildiğinde baş parmakların yukarı doğru açılması,
3. Bulanık ya da çift görme, nistagmus (gözbebeklerinin istemsiz hareketi),
4. Klonus:Belirli bir kas veya kas grubunda birbiri arkasına meydana gelen istem dışı kasılma ve gevşeme hareketleri ile belirgin durum,
5. Beceriksizlik,
6. Dizartri: Konuşma bozukluğu,
7. Duygu durumlarda kolayca değişebilme niteliği,
8. Yorgunluk,
9. Elde sinirlerdeki harabiyet nedeniyle kasların işlev yapamama hali ile karakterize paralizi (felç) durumu,
10. Hemiparezi: Vücudun tek tarafını tutan felç durumu,
11. Hiperaktif derin tendon refleksleri (dizkapağı refleksi gibi..)
12. Parestezi: His kaybı, uyuşma ve karıncalanma hissi,
13. Sık idrara çıkma ve idrar kaçırma (inkontinans)
14. Erkeklerde iktidarsızlık,
15. İnkoordinasyon (koordinasyon bozukluğu)
16. Monoparezi: Sadece bir kol veya bir bacağı tutan felç,
17. Denge kusuru ve baş dönmesi.

İlhan Selçuk Biyografi

İlhan Selçuk (1925 - ...)

1925 yılında Aydın'da doğdu. Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı. Pazartesi hariç, haftanın 6 günü yayımlanan Pencere köşesini yazan İlhan Selçuk, aynı zamanda gazetenin yayın kurulu başkanıdır.

1950'de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Avukatlık, matbaacılık, dergi ve gazetelerde yazı işleri müdürlüğü yaptı. İlk yazıları 1952 yılında 41 Buçuk isimli mizah dergisinde çıktı. 1963'den günümüze Cumhuriyet gazetesinde makale yazarlığını sürdürüyor.

Eserleri

Uzak Komşu Rusya'dan Gezi Notları (1967) - Gezi notları

Mustafa Kemal'in Saati (1969) - Belgesel yazılar

Yüzbaşı Selahattin'in Romanı (2 cilt, 1973/1975) - Roman

Güzel Amerikalı (1976) - Gezi notları

Sovyetler, İran, Amerika İzlenimleri (1976) - Gezi notları

Yeni Kırallar, Yeni Soytarılar (1976) - Belgesel yazılar

Ağlamak ve Gülmek (1982) - Belgesel yazılar

Düşünüyorum Öyleyse Vurun (1984) - Belgesel yazılar

Görülmüştür (1986) - Belgesel yazılar

Ziverbey Köşkü (1987) - 12 Mart dönemi tutukluluğu anıları

Japon Gülü (1988) - Gezi notları

Enel Hakk'ın Hakkı - Cumhuriyet gazetesinde çıkmış, Alevi-Sünni konularında yazılmış çarpıcı yazıları içermektedir. Bazı Bektaşi Fıkraları ile okuyucu eğlenerek bilgilendiriliyor.

İskele Sancak Sol - Sağ - Şeriat

Düşünüyorum Öyleyse Vurun

İlhan Selçuk Serbest Bırakıldı

İlhan Selçuk Serbest Bırakıldı

Selçuk'a yurtdışına çıkış yasağı getirildi
Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınarak, akşam saatlerinde adliyeye sevk edilen Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı İlhan Selçuk, serbest bırakıldı. Selçuk ile birlikte Savcılık tarafından sorgulanan 2 kişi daha serbest kaldı.

Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk'un da aralarında bulunduğu 6 kişi, akşam saatlerinde Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne getirildi. Burada soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcıları Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın tarafından sorgulanan İlhan Selçuk, Y.B. ve A.T. serbest bırakıldı. Cumhuriyet Savcıları, Selçuk hakkında yurtdışına çıkış yasağı getirilmesi talebinde bulundu. Bu talebi değerlendiren mahkeme heyeti, İlhan Selçuk hakkında yurtdışına çıkış yasağı getirdi.

Öte yandan adliye bahçesinde bekleyen Cumhuriyet Gazetesi çalışanları ve okurları, İlhan Seçuk'un serbest bırakılması kararının duyulmasının ardından sevinerek, birbirlerine sarıldı.

İSTANBUL (İHA)

Abdurrahman Yalçınkaya Biyografi

Abdurrahman Yalçınkaya (1950 - .... )

10 Mart 1950 tarihinde Şanlıurfa'da doğmuştur. Ankara Yıldırım Beyazıt Lisesini bitirmiş, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 1973 yılında mezun olduktan sonra, askerliğini Tuzla'da kısa dönem olarak yapmıştır.

Ankara hakim adayı olarak mesleğe başlayan Yalçınkaya, sırasıyla Acıpayam, Bulanık Hakimliği, Gürün Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı, Gürün Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığı, Silifke Hakimliği ve Yargıtay Tetkik Hakimliği görevlerinde bulunmuştur. 14.4.1998 tarihinde Yargıtay Üyeliğine seçilen Abdurrahman YALÇINKAYA Yargıtay Yedinci Ceza Dairesi Üyesi iken Yargıtay Büyük Genel Kurulunca gösterilen adaylar arasından 21.06.2004 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine seçilerek bu görevini sürdürmekte olup, İngilizce bilmektedir.

Evli ve iki çocuk babasıdır.

Hasan Gerçeker Biyografi

Hasan Gerçeker (1946 - .... )

Hasan Gerçeker 01 Haziran 1946 tarihinde Ankara'da doğmuştur. Ankara Gazi Lisesini bitirmiş, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 1970 yılında mezun olduktan sonra, askerliğini İstanbul'da yedek subay olarak yapmıştır.

Ankara hakim adayı olarak mesleğe başlayan Gerçeker; sırasıyla Doğubeyazıt, Pazaryeri, Aksaray Cumhuriyet Savcı Yardımcılığı, Askeri Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Yardımcılığı ve Yargıtay Tetkik Hakimliği görevlerinde bulunmuştur.

20.01.1995 tarihinde Yargıtay Üyeliğine seçilen Hasan Gerçeker, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nca 21.01.2002 tarihinde ilk kez, 23.01.2006 tarihinde ikinci kez Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi Başkanlığına, bu görevini sürdürürken 06.02.2008 tarihinde de Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nca, Yargıtay Birinci Başkanlığı'na seçilmiş olup, halen bu görevini sürdürmektedir.

Hasan Gerçeker, evli ve bir çocuk babası.

Alkinler

Alkinler

Alkinler, komşu iki karbon arasında üçlü bağ taşıyan doymamış hidrokarbonlar.

Genel formülü CnH2n-2


Alkinlerin ilk üyesi düz mantıkla düşünüleceği üzere metin olması gerekir ancak metinde 1 karbon atomu olması durumunda 2n-2 = 2.1-2 = 0 tane hidrojen olamayacağı için metin diye bir hidrokarbon olmadığı gibi ilk üyesi 2 karbonlu olan etin (asetilen)'dir.

Alkenler

Alkenler

Alken ya da olefin, organik kimyada bir en az bir adet karbondan karbona çift bağ içeren doyurulmamış hidrokarbondur. Sadece bir çift bağ içeren ve başka bir fonksiyonel grubun bağlanmadığı en basit alkenler CnH2n formülüne sadık kalarak homolog bir sıra oluştururlar.

En basit alken olan etilen(C2H4) IUPAC adlandırma kurallarına uygun olarak ‘’eten’’ olarak da isimlendirilir. Alkenler, petrokimyada yaygın olarak ‘’olefinler’’ ya da ‘’vinil bileşikleri’’ olarak ta bilinir.

Alkanlar

Alkanlar

Alkanlar, karbonun bağlayabileceği en fazla sayıda hidrojene sahip anlamına gelen doymuş hidrokarbonlardır ve CnH2n+2 genel formülüne sahiptirler.

Karbon sayısı beşten düşük olan alkanlar oda sıcaklığında gaz halindedir. Hekzandan daha büyük alkanların karbon sayısı çoğaldıkça erime ve kaynama noktaları da yükselir. Bunlar oda sıcaklığında sıvı, katı olabilirler. Alkanlar aktif değildirler yani reaksiyona girmek istemezler.

Alkanların en önemli ve ticari üretim kaynağı tabii gaz ve petrol kuyularıdır. Tabii gaz içinde en çok metan bulunur. Fakat etan, propan, bütan ve daha büyük moleküllü alkanlar da bulunabilir. ...

Alkan serisindeki bileşiklerin adlandırılması en uzun zincir içindeki karbon sayısına dayandırılır. En uzun zincir esas zincir olup, buna bağlı kısa zincirler vardır. Bu kısa zincirlere radikal veya alkil denir. Alkilin genel formülü CnH2n+1 şeklinde olup, türediği alkanın isminin sonundaki AN eki kaldırılıp İL eki getirilerek adlandırılır.

CH3 - Metil,
C2H5 - Etil,
C3H7 - Propil, ...

Bu alkiller esas zincire bağlı yan dallardır. Önce alkilin bağlı olduğu karbonun numarası, sonra alkilin sayısı latince söylenir ve esas zincirin adı ilave edilir.

Hidrokarbon

Hidrokarbon

Hidrokarbon, sadece karbon ve hidrojen CxHy atomlarından oluşan kimyasal bileşiklerin genel adı. Örneğin metan, bir karbon ve dört hidrojen atomundan oluşan bir hidrokarbondur.

Sadece karbon ve hidrojen atomları ihtiva eden organik bileşikler. Hidrokarbonlar çok çeşitlidir. Birçok üyesi endüstriyel bakımdan önemlidir. Örneğin metan tabii gazların temel maddesidir. Benzin hidrokarbonlar karışımı olduğu gibi benzen, naftalin ve asetilen de birer hidrokarbondur. Hidrokarbonlar teorik bakımdan da önemlidir. Çünkü organik bileşiklerin birçok sınıfının sistematik olarak adlandırılmasında hidrokarbonların adlandırılması esastır.

Hidrokarbonlar yapılarına bağlı olarak alifatik, aromatik ve alisiklik bileşikler olarak tasnif edilebilir. Alifatik ve alisiklik bileşikler de doymuş ve doymamış olarak sınıfandırılır. Doymuş hidrokarbon, mümkün olan en çok hidrojen ihtiva eder ve karbonlar birbirlerine bir elektron çiftinin meydana getirdiği tek elektron bağı ile bağlıdırlar. Doymamış hidrokarbonlarda ise karbonlar birbirlerine çift veya üç bağ ile bağlanmışlardır. Alifatik hidrokarbonlar, hidrojen atomlarının bağlı olduğu düz veya dallanmış karbon zincirlerinden meydana gelmiştir.

Pürin

Pürin

DNA molekülünün birimleri nükleotidlerdir. Bir nükleotidde fosforik asid, deoksiriboz ve organik baz bulunur. Deoksiriboz 5 karbon ile fosforik aside, 1 karbon ile organik baza bağlıdır. Nükleotidlerin arasında 3' 5' fosfodiester bağı vardır. Organik bazlar, purin ve primidinler olmak üzere ikiye ayrılır. Pürinler adenin ve guaninden oluşur.

Pirimidin

Pirimidin

Pirimidin, genellikle nükleik asitlerde, ayrıca bazı koenzimler ile vitaminlerde bulunan azotlu aromatik bazların genel adı.

En basit pirimidin yapısı C4H4N2'dir ve biyoloji açısından son derece ilgi çekici olan pirimidinler, bu ana yapının türevleridir.

Üç pirimidin (sitozin, timin ve urasil), biyolojik sistemde bulunur. Urasil, yalnızca ribonükleik asitte (RNA), timin deoksiribonükleik asitte (DNA), sitozinse hem DNA'da, hem de RNA'da görülür. Pirimidinlerin biçimleri ve boyutları, aynı zamanda da pürinlerle hidrojen bağları oluşturma yetenekleri, nükleik asitlerin üç boyutlu yapılarını ve biyolojik işlevlerini belirler.

Demet Akalın - Mucize Şarkı Sözü

Demet Akalın - Mucize Şarkı Sözü

Ne oldu da biz bu duruma geldik
Az mı sevdik,çok mu sevdik
Biz nerde hata yaptık?

Düşünüyorum,bulamıyorum
İşin içinden çıkamıyorum...

Şimdi gördüm,çok şaşırdım
Yeni mi geldin?Burda mıydın?
Oysa bir ara hep aklımdaydın..

İsim neydi?,çıkaramadım
Adın neydi?,hatırlamadım...

Herşey çok güzel gidiyordu
Konuşuyorduk,anlaşıyorduk
Günler çok çabuk geçiyordu
Deniyorduk,başarıyorduk inan...

Hatırlatayım müsadenle,
Fazla değil,geçen sene
Biz ayrıldık,seve seve
Barışmamız bir mucize...

Hatırlatayım müsadenle,
Fazla değil,geçen sene
Biz ayrıldık,seve seve
Barışmamız bir mucize...

(barışmamız bir mucize)
(bir mucize)
(barışmamız bir mucize)

Şimdi gördüm,çok şaşırdım
Yeni mi geldin?Burda mıydın?
Oysa bir ara hep aklımdaydın..

İsim neydi?,çıkaramadım
Adın neydi?,hatırlamadım...

Herşey çok güzel gidiyordu
Konuşuyorduk,anlaşıyorduk
Günler çok çabuk geçiyordu
Deniyorduk,başarıyorduk inan...

Hatırlatayım müsadenle,
Fazla değil,geçen sene
Biz ayrıldık,seve seve
Barışmamız bir mucize...

Hatırlatayım müsadenle,
Fazla değil,geçen sene
Biz ayrıldık,seve seve
Barışmamız bir mucize...

Demet Akalın - Bebek Şarkı Sözü

Demet Akalın - Bebek Şarkı Sözü

Eğer bana ayıracak vaktin varsa
Kendini savunacak gücün varsa
Sende az da olsa gurur varsa
Evde bekliyorum

Olmuyor böyle boş konuşmakla
Bir kaç gün görüşüp sonra kaçmakla
Doğruyu söyleyecek yüzün yoksa
Gelme istemiyorum

Ne üzülür ne sıkılır
Sadece birazcık düşünür
Hemen yeni bir aşık bulunur
Yerin çok çabuk doldurulur

Sevgilimi koluma takarım
Bebekte üç beş tur atarım
Olmadı bi de sinema yaparım
Gördüğün gibi çok unutkanım

Demet Akalın - Selam Söyle Şarkı Sözü

Demet Akalın - Selam Söyle Şarkı Sözü

Git ona git benden selam söyle
Selam söyle
Aramasın artık hiç beni öyle
Beni öyle
Git ona git benden selam söyle
Selam söyle
Son pişmanlık fayda etmez git ona söyle
Git ona git benden selam söyle
Selam söyle
Aramasın artık hiç beni öyle
Beni öyle
şimdi çok mutluyum yanımdaki sevgilimle
Son pişmanlık fayda etmez git ona söyle
Onun burnu kaf dağında
Söz söylenmez yanında
Kendini beğenmişin biri o

Grup Hepsi Sen Bir Tanesin Şarkı Sözü

Grup Hepsi Sen Bir Tanesin Şarkı Sözü

sabah kalktım bugün yine çok geç kaldım
saçımı yaptım güneş parlak harika
dışarı çıktım
yeni macera zor bir gün okulda bugün
çalışmakla öğrenecek çok sey var
boşa vakit yok işte hergün böyleyim
Dalıp gitmişim öğretmen kızdı
sendin aklımda
halledersin diyorlar arkadaşlar
bu sensin istersen herseyi alırsın
bu sensin hayat bir eğlence gülsene
güçlüsün istersen dünya elindee
bu sensin unutma herşeyialırsın Gel bizlee
Gugün okul yok bişeyler bulmam lazım
Derdim tasam yok sokaklarda dolaş sen
Annem gel der
Evimden uzak kaldım
Ama bn bugün arkadaşlarla eğlenmek havaya uçmak isterim beni dinle
Bu sensin istersen herşeyi alırsın
Bu sensin hayat bir eğlence gülsene
Güçlüsün istersen dünya elinde bu sensin unutma herşeyi alırsın
Kendin olmak varken
Asla başkasına bakma
İlan et sen bi perisin beni dinlee
Bu sensin bu sensin istersen herşeyi alırsın
Bu sensin hayat bir eğlence gülsene
Güçlüsün istersen dünya elinde bu sensin unutma herşeyi alırsın
Gel bizle(2 defa)
İlan et sen bi perisin inanmalısın güven banaa…

Ben Bir Türk Zabitiyim: Batıktan Çıkan Kahraman Mustafa Ertuğrul

Ben Bir Türk Zabitiyim: Batıktan Çıkan Kahraman Mustafa Ertuğrul

Mustafa Ertuğrul
DENİZLER KİTABEVİ

O, dört küçük topu ve kocaman yüreği ile, İngilizler'in dev uçak gemisi Ben My Chree'yi Meis'te sulara gömdü.
Bir diğerini savaş dışı bıraktı. İki yüze yakın irili ufaklı tekneyi ve Fransız topçu tabyalarını top ateşi ile yaktı.
Akdeniz'de sahillerimize ölüm kusan Fransız savaş gemileri, Paris II ve Alexandra'yı Kemer'de batırdı.
Çanakkale'den Kurtuluş Savaşı'na kadar her cephede savaştı.
I. Dünya Savaşı'nda yenilip silahlarımız elimizden alınırken İngiliz komutanlar bir tek bu şanlı bataryanın toplarını almayı askeri şerefe aykırı saydı. Bu dört top daha sonra onun ellerinde Kurtuluş Savaşımız'da Ege'de düşmanı hallaç pamuğu gibi attı.

Diriliş Çanakkale 1915

Diriliş Çanakkale 1915

Turgut Özakman
BİLGİ YAYINEVİ

Tarihin en eski milletlerinden birinin dirilişi...
Ateşten geçerek, kan içinde, bir daha uyumamak, benliğini unutmamak, kandırılmamak, sömürülmemek, ezilmemek, ölmemek üzere çığlık çığlığa dirilişi...

Operasyon Ergenekon Gizli Belgelerde Karanlık İlişkiler

Operasyon Ergenekon Gizli Belgelerde Karanlık İlişkiler

Şamil Tayyar
TİMAŞ YAYINLARI

Bazı komutanların ve devlet içinde görevli kişilerin birbirleriyle yaptıkları görüşmelerde ve yazışmalarda Türkiye’yi sarsacak hangi bilgilere ulaşıldı?

Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombalar hakkında Makine Kimya Enstitüsü’nün hazırladığı raporda neler yazılı?

Dağlıca Baskını’nda Türk Milleti’nin kafasını karıştıran soru işaretlerini gün gün takip eden ve askerlerden komutanlara kadar çatışmaya katılan kişilerle görüşen Gazeteci Şamil Tayyar, bu yazışmaları ve çatışmanın olduğu bölgeye ait özel belgeleri ilk kez açıklıyor.

İlk kez yayınlanan belgelerle, OPERASYON-ERGENEKON çok konuşulacak!
İstihbarat birimleri arasındaki bu çatışma ve güç mücadelesi Çevik Bir zamanında en yüksek seviyeye çıkmıştı. Bir’in, Emniyet’in elindeki ağır silahları istemesi, Emniyet İstihbaratı’nın ve Emniyet’in güçlenmesinden duyduğu endişeyi ortaya koyuyordu. Mehmet Ağar bu isteğe çok sert bir cevap verdi. Bugün bu güç dengesi tamamen değişiyor.”

“Kuvvet komutanları Ak Parti’ye darbe yapmayı kararlaştırmışlardı. O gece İlker Başbuğ’u arayan Aytaç Yalman’ın kafasına takılan tek bir soru kalmıştı: Hilmi Özkök’ün hazırlattığı gizli ve özel rapor!”

“O gün, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın kapısını çalan kişi MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’du. Atasagun, Yalman’ı iki konuda uyardı ve son sözünü söyledi. Aytaç Yalman, bu görüşmeden sonra oyunun dışına çıktı ve kuvvet komutanlarının planı alt üst oldu!”

“Ergenekon’un 1 Numara’sı, İstanbul Orduevi’nde otururken önündeki gazeteden Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın isminin üstünü çizdi ve yanına bir not yazdı: ‘Olmadı Yaşar, olmadı’. Sonrası malum, istihbarat servisleri Ergenekon Operasyonu için düğmeye bastılar.”

“Selçuk Üniversitesi’nden bir grup öğretim görevlisi ve öğrenci, Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Davutpaşa Kampüsü’nde silah kullanma, bomba yapımı, sabotaj gibi eğitimlere tâbi tutuluyor. Bu kampüs eski Davutpaşa Kışlası’dır. Ergenekon, burayı eğitim alanı olarak kullanıyor.”

Dağlıca Baskını’nın perde arkasını araştıran ve kamuoyuna en doğru bilgileri veren Gazeteci Şamil Tayyar, Türkiye’yi sarsacak gizli belgeleri ilk kez bu kitapta yayınlıyor. Dağlıca Baskını’nda görevli ast subayın cebinden çıkan el çizimi mevzi planları, Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombalar hakkında Makine Kimya Enstitüsü tarafından hazırlanan tetkik raporları, Ergenekon üyelerinin kendi aralarında yaptıkları telefon görüşmeleri, Başbakan R. T. Erdoğan’a emekli bir albay tarafından gönderilen gizli mektup ve kuvvet komutanlarının hazırladığı darbe planları…

OPERASYON: ERGENEKON, gizli kalmış birçok soruya cevap veriyor…

İhanet Çemberi PKK' yı Yöneten Türkler

İhanet Çemberi PKK' yı Yöneten Türkler

Bülent Orakoğlu
TİMAŞ YAYINLARI

"Abdullah Öcalan, ABD güdümlü Ergenekon örgütünün bir üyesiydi. İlk eğitimini bu örgütün içinde almıştır. ABD, İngiltere ve İsrail derin devletleri ile bizim Ergenekon’un ortak kararıyla, Türkiye’deki ayrılıkçı iç dinamikleri kontrol etmek amacıyla, Öcalan’a bir terör örgütü kurma görevi verilmiştir."

"Uğur Mumcu ile Eşref Bitlis’in ölüm tarihlerine dikkat ediniz: Mumcu, ölmeden birkaç gün önce, Cumhurbaşkanı Özal’dan gizli bir konuyu görüşmek için randevu talep etmiş, konu hakkında Bitlis’e de telefonla bilgi vermiştir. Mumcu, bu görüşmeden birkaç gün sonra suikasta uğramış, konu hakkında açıklama yapacağını söyleyen Bitlis Paşa da hemen arkasından hayatını kaybetmiştir. Bakınız, Türkiye olarak şimdi söyleyeceklerimle yüzleşmek zorundayız!"

"Ergenekon Operasyonu’nda, bu yapılanma içinde bulunan bazı kişilerin Hizbullah terör örgütü içinde aktif rol oynadığı belirlendi. Bu ilişki, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’a düzenlenen suikastı bir kez daha gündeme getiriyor. Çünkü Okkan suikastını işlediği söylenen sanıkların dosyasında, suikastın sanıklar tarafından işlenmediği yazılı."

"Geçmişte, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’na suikast düzenlediler, Genelkurmay Başkanı olmasını engellemek istediler, fakat kurşun bir albaya isabet etti. Aynı kişilerin Başbakan Erdoğan’la birlikte TSK’nın üst düzey komutanlarından birkaçını hedef aldıkları istihbaratı güvenlik birimlerini harekete geçirmiş durumda..."

Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Bülent Orakoğlu, Türkiye’nin yüzleşmesi gereken korkunç gerçekleri ilk kez bu kitapta açıklıyor.

28 Şubat'tan Şemdinliye Derin Çeteler

28 Şubat'tan Şemdinliye Derin Çeteler

Ömer Lütfi Mete
PROFİL YAYINCILIK

Bir önyargıyı ortadan kaldırmak bir atomu yok etmekten daha zordur.
Albert Einstein

Türk siyasi tarihi pek çok olumlu sayfanın yanı sıra karanlık sayfaları da barındırıyor. Bunlardan biri de hiç şüphesiz darbelerdir. Ülkemizde darbe konusunda her konuda olduğu gibi bir ikilem (dualizm) yaşanıyor. Bazıları kendi ideolojilerine göre 1960 ve 28 Şubat’ı iyi darbeler olarak görürken bazıları da 12 Mart ve 12 Eylül’ü kutsuyor. Tüm bu süreç akla kendisi de bir melek olan Şeytan’ı getiriyor. Yani acaba kötü olan bir şey iyi olabilir mi?

28 Şubat.. Türkiye’nin maruz kaldığı son ve aslında post-modern darbe. Görünürde silah, top, asker yoktu, ama görünmeyen bazı unsurlarla medya, sivil toplum kuruluşları, halk gibi - Refah-Yol devrilmişti. Aradan 10 yıldan fazla bir zaman geçen bu darbeden geriye kalan nedir? Elde ne var? Türkiye gerçekten bir irtica tehlikesi yaşadı mı? Demokrasiye balans ayarı yapmak kime ne kazandırdı? Yoksa bu darbenin arkasında da küresel sermaye ve ülkemizde cirit atan yabancı servisler mi var?

Şemdinli.. Karanlık ellerin ülkeyi huzursuzluğa itme operasyonunun son örneği. Kimilerine göre devlet içine nüfuz etmiş derin çetelerin kifayetsizliği, kimilerine göre de İngiliz menşeli bir gizli servis operasyonu. Ne olursa olsun kaybeden Türkiye.

Elinizdeki kitap yakın dönem Türk siyasi hayatını yeni bir gözle bakmanızı sağlayacak önemli bir çalışma. Ömer Lütfi Mete zihninizin koridorlarında geziniyor ve size yeni kapılar açacak farklı ipuçları sunuyor. 28 Şubat post-modern darbesi ve Şemdinli olaylarının parantezde kalmış yanlarını sizin için açıyor.

28 Şubat’tan Şemdinli’ye Derin Çeteler” mutlaka okumalı ve üzerinde düşünmeleri gereken farlı bir çalışma.

Karanlık İlişkiler / Susurluk, Şemdinli ve Danıştay Olaylarının

Karanlık İlişkiler / Susurluk, Şemdinli ve Danıştay Olaylarının Şifresi

Gültekin Avcı
BİREY YAYINLARI

Karanlık İlişkilerin bu ülkeye ne kadar zarar verdiğini bilmek ister misiniz?
Bu ülkenin bir temiz eller mücadelesine ihtiyaç duyduğunu düşünüyor musunuz?
Bu ülkenin bir hukuk devleti olmasını istiyor musunuz?
Bu ülkede her şeyin meşru ve insan haklarına göre yürümesini ister misiniz?
Bu ülkede suç işleyen herkesin hesap vermesini ister misiniz?
Bu topraklarda terörün neden sürüp gittiğini merak ediyor musunuz?
Derin devlet, Jitem, Ergenekon ve Özel Harp Dairesi'nin ne olduğunu biliyor musunuz?
O halde görevdeki bir savcının her şeyini ortaya koyarak Karanlık İlişkiler Susurluk, Şemdinli ve Danıştay Olaylarının
Şifresi isimli kitabını mutlaka okumalısınız.

Bu Mülkün Sultanları 36 Osmanlı Padişahı

Bu Mülkün Sultanları 36 Osmanlı Padişahı

Necdet Sakaoğlu
OĞLAK YAYINLARI

'Akla gelen ilk soru ya da sorun Osmanlı padişahlarının yaşamlarına hangi açıdan bakıldığı ya da bakılması gerektiğidir. Bu çalışmalar her düzeyde ve farklı yönlerden yapılabilir. Örneğin çocuk padişahların öyküleri, savaşçı padişahların çileli seferleri kadar ilginçtir. Dindar, savaşçı, av, eğlence, müzik, kitap, sanat tutkunu, sanatkar padişahlar; her birinin hastalıkları, ölüm nedenleri üzerinde de ilginç çalışmalar yapılabilir. Oysa bizim kültürümüzde, padişahların yaşamlarına ağırlıklı olarak siyasal ve askeri açılardan bakmak geleneği vardır. Bu kitapta ise Osmanlılık'ı temsil eden 36 padişahın yaşamöyküsü, tarih-severlerin ilgiyle okuyacakları tarzda ve beşeri yönleri olabildiğince öne çıkartılıp arada kaynak yapıtlardan kısa alıntılara da yer verilerek anlatılmış; 36'sından yansıyan davranışlar, yaklaşımlar ve olaylarla da Osmanoğulları hakkında genel bir fikir verilebilmesi düşünülmüştür.

Hata Neredeydi : 300 Yıldır Sorulan Soru

Hata Neredeydi : 300 Yıldır Sorulan Soru

Bernard Lewis
OĞLAK YAYINLARI

Bir toplumda işler artık ne inkar ne de örtbas edilebilecek derecede kötüye gitmeye başladı mı, sorulabilecek çeşitli sorular vardır. Bu sorulardan dün kıta Avrupa'sında, bugün Ortadoğu'da sıklıkla sorulan bir tanesi şudur: "Bunu bize kim yaptı?" Böyle deyimlenmiş bir sorunun beklediği cevap genellikle suçun iç ve dış günah keçilerine yüklenmesidir: Yurtdışında yabancılar ya da yurt içinde azınlıklar. Tarihlerinin başlıca kriziyle karşılaşan Osmanlılar ise farklı bir soru sordular: "Nerede hata yaptık?"(...)